22 Mart 2009 Pazar

Hamdi...

Posted by Picasaİşte fotoğrafta gördüğünüz çim adam da bizim Hamdi Bey!
Evimize ilk geldiğinde kendisi keldi, ama Eren her akşam ve sabah onu sulaya sulaya Çim Adam Hamdi Bey haline getirdi. Maşallah bir de gürmüş saçları :)) Şu sıralar Hamdi Bey bizim balkonda yaşıyor, Eren de onu sabah akşam suluyor...

20 Mart 2009 Cuma

Yaşasın Bezsiz Günler!

Çok şükür bugünleri de gördüm...
Çünkü açıkçası ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. Bu tuvalet işi beni epey yıprattı doğrusu... Sinir minir kalmadı, bir de ona belli etmemeye çalışmak cabası... Geçen yazdan beri çeşitli aralıklarla ama, üzerinde de baskı kurmamaya dikkat ederek geldik bugünlere. Geldik de elde ne var ? "Yoook ben tuvalete yapmayacağım!!!" diye bağırıp kaçan bir Eren var. O kadar dil döktüm hiiiç işe yaramadı. Kedili yapıştırmalar sadece oyun aracı olarak kaldı, müzikli lazımlık, iki çeşit tuvalet adaptörü bir köşede kalakaldı. Son çare olarak (hiç mi hiç istemediğim halde) ödül sistemine geçeyim dedim. Çok istediği oyuncak bir kedi vardı, bezi çıkarırsa onu alacağımı söyledim. Nerdeee?
Durum böyle ciddi bir hale gelince bir uzmanla telefonda görüştüm ki kendisi bana geç kaldığımızı, onun bu durumu kullanır hale geldiğini söyledi. Artık o gazla hemen bezi altından çektim aldım. Ama ne oldu? Resmen iki gün boyunca sinir harbi yaşadık. Eren bir türlü tuvalete gitmek istemedi, sürekli altına çişini yaptı, ben de bu kez pek sabırlı olmayı başaramadım ve hata yaptığımı bile bile yeniden beze döndüm.
Üstüne gitsen bir türlü gitmesen bir türlü durumu vardı ortada ve ne yapacağını gerçekten şaşırmış bir anne. Çünkü sonuçta bu onun yapacağı bir iş, o işbirliği yapmazsa olmuyor da olmuyor. Zaten olmadı da! Neyse bir süre ikimiz için de tuvalet işine ara verdim.
Ama sonraaa... Bu kez hiiç ona dil dökmeden, onu tuvalete hazırlamadan şak diye bezi çıkarıp attım. (Hem de hiç beklemediği bir anda, gafil avlandı) Bundan sonra bez-mez yok dedim. Ooo birden çıldırdı, ağlamaya başladı ben bezime yapıcaaamm... bezimi getir... filan diye feryat figan! Ama yoook bu kez geri dönüş yoook!
45 dakikalık bir pazarlık sürecinden sonra ben onu tuvalette yapmayı denemeye ikna ettim. Eğer beceremezsen bakarız dedim. O da kilodunu giymeyi kabul etti.
Neticede bugün tam bir hafta oldu! Arada sadece bir-iki kez kaçırdı. Ona belli etmesem de korkulu rüyam olan kakayı da bir güzel tuvalete yapmayı başardı ki Süper Loto'dan 50 milyar çıksa ancak bu kadar mutlu olurdum!
Bu bir hafta içinde iki kez neredeyse tam gün dışarda kaldık ve o zamanda çişini söyledi. Böylece bir kabus sona erdi. Şimdilik geceleri yine bez bağlıyorum ama azıcık havalar ısınsın onu da çıkaracağım. Darısı tüm benim çektiğimi çeken annelerin başına!!!

8 Mart 2009 Pazar

"Ben artık üç yaşındayım"






Eren böyle diyor işte: "Ben artık üç yaşındayım."

Sonra bir yandan da minik parmaklarıyla üç yapmaya çalışıyor. Malum, onun parmaklarıyla üç yapmak pek de kolay değil.

Dün yaptığımız doğum günü partisi onu memnun etmiş olmalı ki bu sabah bana yeni doğum günün ne zaman olacağını sordu :)) Tabii bunda nefis Garfield pastasının da büyük etkisi vardı diye düşünüyorum. Bir kez daha mutlu yıllar meleğim, iyi ki doğdun!

6 Mart 2009 Cuma

Nice Nice Yıllara...


Bir tanecik meleğim bugün tam üç yaşına bastı. Haftasonu olduğu için yarın ona güzel bir kutlama yapacağız. Seni çok çok seviyorum oğlum... İyi ki doğdun!

5 Mart 2009 Perşembe

Babasının Kuzusu !


Aslında ne zamandır bu fotoğrafı koymak istiyordum, ama bir türlü fırsat olmamıştı. Hatta o yüzden üzerinden neredeyse bir yıla yakın bir zaman geçti. Yine de blogda yer almasını istiyorum. Çünkü ben bu fotoğrafa ba-yı-lı-yo-rummm!

Hikayesi de şöyle; bir gün Eren öğle uykusundan uyanıp, uyku huysuzluğuyla salona geldi. Yerde oturmuş gazete okuyan babasının dizine bir güzel yattı ve yeniden uyumaya devam etti. Babası ona kıyamayıp, hiç hareket etmeden öyle kalakalmıştı. Ama sonra.... Sonrası işte böyle! Bana da bu anı fotoğraflamak kaldı...