13 Eylül 2009 Pazar

Nedir bu salyangozların çektiği!


Bu ara biraz tahrip ediciyiz.

Onu oyalamak için legolardan bina mı yapıyoruz... Biraz izler, azıcık binalar ortaya çıkınca hooop... Hepsi tarumar.

Ben evdeki sinekleri, böcekleri zarar vermeden bahçeye atmaya çalışırım. Eren dayanaz: "Avla baba, avla, avla!!!"

Kumsalda kumdan kaleler yapmak değildir onur oyunu. Babayla birlikte dolaşıp, daha önceden yapılmış kumdan kaleleri yıkmak en büyük zevkimiz.

Bu ara bundan en fazla payını alanlar salyangozlar... Evet, evet salyangozlar. Parklarda çimlerin arasındaki veya yürüyüş yolunun kenarındaki küçük salyangozcukları bulmakta üstüne yok oğlumun. Her ne kadar "Oğlum yapma, etme" desem de, o kıkırdaya kıkırdaya küçük salyangozları itinayla eline alır, kaldırımın üzerine yerleştirir ve ayağıyla pat! Zavallı parça parça... "Ama oğlum yazık" falan, filan... Boş.
Ben onu kolundan çekiştirirken o yenisini ezer ve kıkırdayarak sorar: "Salyangoz şimdi ne diyordur?"

Hiç yorum yok: