18 Ağustos 2008 Pazartesi

Annenin çişle imtihanı: Tuvalet Eğitimi

Bu işi epey küçümsemişim gözümde. "Canım biraz üzerinde durursan çocuk öğrenir" diye bilmiş bilmiş konuşmuştum bile. Hatta bir haftada gündüz tuvaletlerini düzene koyacağımı falan düşünmüştüm. Hele bir yaz gelsin artık bu bezden temelli kurtulacağız diye sevinmiştim. Meğer kazın ayağı hiiiç öyle değilmiş!
Şöyle ki, önce tuvalet alışkanlığı ile ilgili dergi, kitap, internet, vs. tüm taramaları zaten eskiden beri yapıyorum. Hemen hepsi belli ortak noktalara dikkat çekiyor. Birincisi, çocuğun çiş ve kakasını tutabilecek kas ve sinir sistemi yapısına erişmiş olması. Yani bu da ortalama 18-20 aylıkken oluşuyor. İkinci önemli nokta çocuğun konuşmaya başlaması ki derdini anlatabilsin,örneğin çiş gibi, tuvalet gibi kelimelerin anlamını bilebilsin. Yani bu iki nokta tuvalet alışkanlığını kazandırmada olmazsa olmaz. Eh her ikisi de bizim Eren'de mevcut deyip yaz başında kolları sıvadım. Önce teşvik mekanizması olarak kedili çıkartmalardan aldım bol bol. Malum en sevdiğimiz hayvan kedi. "Bak Eren" dedim. "Tuvalete her çişi yaptığında bir tane kedi çıkartmasını alıp banyonun duvarına yapıştıracağız. Hem sen zaten büyüdün, artık bizim gibi tuvalete çişini yapacaksın."
Ama gelgelelim evdeki hesap çarşıya uymadı. Eren, bir iki tuvaletine oturup çişini yaptı, ama o da kendisi geldiğini söyleyerek değil, benim oturtmalarım sayesinde. Bir heves kedicik de yapıştırdı duvara, tuvaletini klozete döküp güle güle de yaptı, sifona da bastı. Hatta bezi çıkarıp, alıştırma kilodu bile giydi. Elbette o bunları yaparken biz ev halkı olarak başına toplanıp alkışladık, kendisini takdir ve teşvik ettik bundan sonraki tuvalet çalışmaları için.
Evet bunların hepsini yaptı, ama bana çişinin geldiğini hiç söylemedi. Hatta o kadar ki şır şır altına yaptı, ıslak ıslak gezdi, ama ıslandığını bile söylemedi.
Burada tuvalet eğitimindeki diğer ana kuralın yani "çocuğun da bu işe hazır olması" kuralını hatırlatmak gerekiyor ki hiç de yabana atılacak bir kural değil bu. Malum onunla işbirliği yapamadığınız takdirde, en süper teşvik mekanizmalarını da çalıştırsanız olmayınca olmuyor.

Eren'in bu durumunu görünce ona biraz daha zaman tanımaya karar verdim ve bir süre tuvalet işinden bahsetmedim. Sonra yeniden başladım teker teker anlatmaya:
"Bak artık sen büyüdün, kocaman çocuk oldun. Bizim gibi sen de tuvalette tuvaletini yapacaksın değil mi? Artık bezi çıkaralım, kilot giyelim." Bu kez durum şöyle gelişti; Eren canı istediğinde benimle beraber tuvaletine oturup yaptı, ama çoğunlukla oturup yapmak istemedi. Hatta kilot da giymek istemedi! Bez bez diye tutturdu. Yine ara dönemi, sonra yine baştan...
Son durumumuz şu; tuvalet işini artık akışına bıraktım! Asla ısrar etmiyorum. İşin artık teorisini tamamen biliyor, sadece bunu istemesi kaldı ki zaten olay da o. Üzerimdeki tuvalet baskısını da hafifletiyorum. Ne yapalım yani illa yazın öğrenecek diye bir kural yok ya! Demek biz de böyle... Keyfi olunca bazen sabahları soruyorum tuvalete gidip orada beraber yapalım mı diye. Canı isterse gidip yapıyor, ama çoğunlukla istemiyor. Aralarda altını açık bırakıyorum, artık en azından ıslandığını söylüyor. Buna da şükür!

2 yorum:

ARZUM dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Eren'in Annesi dedi ki...

Merhaba Arzum
Paylaşımınız için teşekkür ederim önce. Sitenizi mutlaka ziyaret edeceğim. Sevgiler!